23 Temmuz 2013 Salı

GANA İZLENİMLERİ: 10-14 TEMMUZ 2013



6 Mart 1957 yılında İngiliz sömürüsüne karşı bağımsızlığını kazanan Gana, bir Batı Afrika ülkesidir. 1957 yılında Sahra Altında bağımsızlığını kazanmış ilk ülke olan Gana, tarihte "Altın Sahil" olarak bilinmektedir. Batısında Fildişi Sahili, Doğusunda Togo, Kuzeyinde ise Burkina Faso ülkeleri ile komşudur. Güneyinde ise Atlas Okyanusu ile çevrilidir. Stratejik konumu ve yeraltı zenginlikleri nedeniyle Batılı sömürü ülkeleri, bu ülke ile  çok güçlü ekonomik, siyasi ve tarihi ilişkiler geliştirmişlerdir. Altın ve kakao üretiminde dünyanın en fazla üretim yapılan ülkelerden birisi olan Gana'da ayrıca elmas, petrol, boksit, manganez gibi yeraltı zenginlikleri de başlıca önemli ihraç ürünleridir. 24 milyon nüfusu olan Gana Cumhuriyeti'nde 100'den fazla farklı etnik grup bulunmaktadır.

Kölecilik tarihinde Gana, Batılı sömürü ülkelerinin Afrika'daki en önemli stratejik ülkelerden birisi olmuştur. 15.yüzyılda Portekizlilerin Gana'ya ilk gelmesi ile kölecilik tarihi bu ülkede başlamıştır. Sırası ile, Hollanda, Danimarka, İsveç ve İnglizler bu ülkede kölecilik ticaretinde çok önemli bir rol oynamışlardır. Köle ticaretinin Batıya hızlı bir şekilde gerçekleşmesi için Gana'da Batılı sömürü güçler tarafından 30'un üzerinde stratejik yerlere köle ticareti merkezleri kurulmuştur. Kölecilik ticaretinde Gana'nın Batılı sömürü ülkeler tarafından en önemli ve en stratejik merkezlerden birisi olarak kabul edilmesinin en önemli sebebi Gana'nın çok zengin bir yeraltı kaynaklarına sahip olması yatmaktadır. Özellikle de altının bu ülkede bulunması Gana'nın Batılı ülkelerin köle ticaretini artırmasına neden olmuştur.

Hristiyanlık ülkede en önemli dindir. Halkın yüzde 70 oranı Hristiyan olan ülkede müslümanların oranı yüzde 25'e tekabül etmektedir. Yüzde 5'lik oranı ise geleneksel Afrika dinlerine inananmaktadır. Misyonerlik faaliyetlerinin ülke genelinde çok etkili bir şekilde yapıldığını söylemek mümkündür. Ülkede kilise okullarının sayısının fazla olması münasebeti ile eğitim kurumlarında Hristiyanlık ön plana çıkmaktadır. Bu münasebetle Gana'daki müslüman topluluğun en önemli sorunlarında bir tanesi, müslüman öğrencilerin eğitimlerini alabilecekleri eğitim kurumlarının inşa edilmesi konusudur.

Gana'daki 15. yüzyılda Portekizliler'in Gana'ya gelmesi ile Avrupa ülkeleri bu ülkede sömürü ilişkilerini güçlendirmeye başladılar. 1874 yılında Gana'ya gelen İngilizler, burada bir koloni kurarak bu ülkedeki sömürü faaliyetlerini 1957 yılında Gana bağımsızlığını kazanana kadar sürdürdüler. Ülkede İngiliz sömürü mirası hala canlı bir şekilde görülmektedir. Özellikle de yüksek eğitim kurumlarında İngiliz eğitim sistemi model olarak kabul edilmektedir. Ülkede ayrıca sık sık İngiliz mimarisi ile yapılmış mekanları da görmek mümkündür. Ülkede üç tane önemli yerel dil vardır. Bunlar Kwa, Gur ve Gbe dilleridir. Bununla birlikte ülkede İngilizce resmi dildir. Özellikle de devlet kurumlarında, eğitim kurumlarında ve ticari hayatta İngilizce çok aktif olarak konuşulan bir dildir.

Askeri darbeler Afrika ülkelerinin ekonomik, sosyal ve siyasi gelişimlerini olumsuz etkileyen en önemli sorunlardan birisi olmuştur. 1960 yılından beri Afrika'da farklı ülkelerde 50'den fazla askeri darbe yapılarak Afrika'nın ekonomik, sosyal ve siyasi istikrarı ciddi bir şekilde sekteye uğramıştır. Gana Cumhuriyeti'nin kurucu lideri olan Dr. Kwame Nkrumah (1909-1972), askeri bir darbe ile 1966 yılında görevinden uzaklaştırılmıştır. Afrika ülkelerindeki darbelerin gerçekleşmesinde uluslararası güçlerin önemli bir rolü bulunmaktadır. Örneğin, Dr. Nkrumah'in askeri darbe ile devrilmesinde Amerika'nın çok büyük bir rolü olmuştur.

Aynı şekilde, Fransa 1960 yılından beri Afrika'da 30'dan fazla askeri darbenin gerçekleşmesinde büyük bir rol oynamıştır. Dr. Nkrumah, Afrika tarihinde en önemli siyasi liderlerden birisi olarak bilinmektedir. Dr. Nkrumah, Afrika ülkelerinin ekonomik, sosyal ve siyasi olarak ilişkilerini artırmasını savunan ve Afrikalı ülkelerin bir siyasi ve ekonomik çatı altında birleşmelerini güçlü bir şekilde dile getiren ilk Afrika lideri olarak bilinmektedir. Bu münasebetle, Dr. Nkrumah, 1963 yılında Afrika Birliği Örğütü (ABÖ)'nün kurulmasında çok aktif bir rol almıştır ve Gana, bu örgütün kurucu üyesi olmuştur. 1992 yılına kadar askeri darbelerle siyasi ve ekonomik gelişimi olumsuz etkilenen Gana, 1992 yılından sonra istikrarlı bir demokrasi tarihi ile Afrika'da demokratik olarak güçlenen en önemli Afrika ülkelerinden birisi olarak kabul edilmektedir.   

Gana-Türkiye ilişkilerinde de son 10 yılda gerek siyasi gerekse ticari olarak büyük bir ilerleme görülmektedir. 2005 yılından beri Afrika politikasında çok aktif bir rol oynayan Türkiye, Afrika Birliği'nde gözlemci statü elde ederek Afrika ile stratejik işbirliğini geliştirme yolunda çok büyük bir adım atmıştır. 2002 yılına kadar çok pasif bir Afrika politikası olan Türkiye'nin 2002 yılında sadece 12 büyükelçilik kurumları bulunurken Türkiye'nin şu an itibari ile Afrika'da büyükelçilik sayısı  40'a ulaşmıştır. Ticari ilşkilerinde de çok büyük bir ilerleme kaydeden Türkiye, 2002 yılında Türkiye'nin Afrika ile ticari ilişkileri toplam 2 milyar dolar iken bugün Türkiye'nin Afrika ülkeleri ile ticari ilişkileri 30 milyar doları aşmıştır. Bu rakam 2015 yılı için 50 milyar dolar olarak hedeflenmiştir. Türkiye, Gana'da 2011 yılında büyükelçilik binasını açmıştır. Özellikle de Türkiye'nin sivil toplum kuruluşları Gana'da çok aktif bir rol oynamaktadırlar. Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB)'da Gana'da dini faaliyetlerde çok önemli sorumluluklar üstlenmektedir. Gana'nın başkenti Accra'da çok önemli ve merkezi bir yerde büyük bir alanda çok büyük bir cami ve imam hatip okulu projesini gerçekleştirmektedir.

Özellikle de Türkiye'deki sivil toplum örgütlerinden İHH İnsani Yardım Vakfı Gana'da çok önemli çalışmalar yapmaktadır. Yetimhane, eğitim, Kur'anı Kerim dağıtımı, yerel sivil toplum örgütlerinin desteklenmesi, Ramazan iftar programları, Katarakt ameliyatı, tarımın güçlendirilmesi ve Kurban kesimi gibi projelerle Gana'da çok önemli bir hizmet gerçekleştirmektedir. Türkiye'nin Gana ile siyasi ve ticari ilişkileri her geçen gün artmasına rağmen 54 Afrika ülkesinin çoğu Türk vatandaşlarından Afrika ülkelerini ziyaretleri sırasında vize talebinde bulunmaktadır. Afrika ülkelerinin çoğunun Türk vatandaşlarından ülke girişlerinde hala vize talep etmeleri Türkiye'nin siyasi olarak Afrika ile ilişkilerinde çok daha fazla aktif rol oynaması gerektiği anlamına gelmektedır.

Son olarak büyükelçilik kurumlarımızın Afrika'da çok aktif bir şekilde çalışarak Türkiye'nin çıkarlarına hizmet etme sorumlulukları vardır. Örneğin Çin bu alanlarda Afrika'da çok aktif bir rol oynamaktadır. 2007 yılından beri Çince Gana'daki tüm liselerde ve üniversitelerde seçmeli eğitim dili olarak Gana eğitim müfredatında yer almaktadır. Afrika'daki Türk Büyükelçilik kurumlarımız Türkiye'nin sadece Afrika ülkeleri ile siyasi ilişkilerinin geliştirilmesinde rol almamaları, aynı zamanda da Türk insanının Afrika'yı tanımaları için de farklı eğitim programları düzenlemelidirler. Özellikle de Türk eğitim kurumlarından öğrencilerin ve de akademisyenlerin Afrika'daki üniversitelerle ikili anlaşmalar yapılarak Afrika ülkelerini daha iyi tanımaları sağlanmalıdır. Aynı zamanda Afrika'daki büyükelçiliklerimiz Afrika'da çalışmalarda bulunan Türk sivil toplum örgütleri ile çok aktif bir şekilde çalışarak Türkiye'nin uluslararası alanda imajının güçlenmesine katkıda bulunmaları çok önemlidir.

Şunun da altı çizilerek ifade edilmelidir ki Türkiye, Afrika kıtasındaki siyasi, ekonomik ve diplomatik ilişkilerini doğru ve sağlam bir zeminde gerçekleştirebilmesi için Afrika'nın tarihini, sosyo-kültürel yapısını ve siyasi ve ekonomik dinamiklerini iyi bir şekilde bilen insanlar yetiştirmelidir. Afrika kıtasını tanımayan diplomatların Turkiye'nin uluslararası ilişkilerde Türkiye’ye bir derinlik kazandırması beklenemez. Bu münasebetle Türkiye, Afrikalı diplomatlarını yetiştirmek için özel bir çaba ve gayret göstermelidir.

 Abdurrahim Sıradağ

23 Temmuz 2013, Salı

Kitap Bölümü: "Türkiye’nin Afrika’ya yönelik küresel rekabetteki konumu nasıl ifade edilebilir?"

Özet:  Afrika kıtası sahip olduğu jeo-ekonomik ve jeo-politik öneminden dolayı dünya politikasındaki stratejik yeri ve önemi her gün artmakt...