6 Mart 1957 yılında İngiliz sömürüsüne karşı bağımsızlığını kazanan
Gana, bir Batı Afrika ülkesidir. 1957 yılında Sahra Altında bağımsızlığını
kazanmış ilk ülke olan Gana, tarihte "Altın Sahil" olarak
bilinmektedir. Batısında Fildişi Sahili, Doğusunda Togo, Kuzeyinde ise Burkina
Faso ülkeleri ile komşudur. Güneyinde ise Atlas Okyanusu ile çevrilidir.
Stratejik konumu ve yeraltı zenginlikleri nedeniyle Batılı sömürü ülkeleri, bu
ülke ile çok güçlü ekonomik, siyasi ve
tarihi ilişkiler geliştirmişlerdir. Altın ve kakao üretiminde dünyanın en fazla
üretim yapılan ülkelerden birisi olan Gana'da ayrıca elmas, petrol, boksit,
manganez gibi yeraltı zenginlikleri de başlıca önemli ihraç ürünleridir. 24
milyon nüfusu olan Gana Cumhuriyeti'nde 100'den fazla farklı etnik grup
bulunmaktadır.
Kölecilik tarihinde Gana, Batılı sömürü ülkelerinin Afrika'daki en
önemli stratejik ülkelerden birisi olmuştur. 15.yüzyılda Portekizlilerin
Gana'ya ilk gelmesi ile kölecilik tarihi bu ülkede başlamıştır. Sırası ile,
Hollanda, Danimarka, İsveç ve İnglizler bu ülkede kölecilik ticaretinde çok
önemli bir rol oynamışlardır. Köle ticaretinin Batıya hızlı bir şekilde gerçekleşmesi
için Gana'da Batılı sömürü güçler tarafından 30'un üzerinde stratejik yerlere
köle ticareti merkezleri kurulmuştur. Kölecilik ticaretinde Gana'nın Batılı
sömürü ülkeler tarafından en önemli ve en stratejik merkezlerden birisi olarak
kabul edilmesinin en önemli sebebi Gana'nın çok zengin bir yeraltı kaynaklarına
sahip olması yatmaktadır. Özellikle de altının bu ülkede bulunması Gana'nın
Batılı ülkelerin köle ticaretini artırmasına neden olmuştur.
Hristiyanlık ülkede en önemli dindir. Halkın yüzde 70 oranı
Hristiyan olan ülkede müslümanların oranı yüzde 25'e tekabül etmektedir. Yüzde
5'lik oranı ise geleneksel Afrika dinlerine inananmaktadır. Misyonerlik
faaliyetlerinin ülke genelinde çok etkili bir şekilde yapıldığını söylemek
mümkündür. Ülkede kilise okullarının sayısının fazla olması münasebeti ile
eğitim kurumlarında Hristiyanlık ön plana çıkmaktadır. Bu münasebetle Gana'daki
müslüman topluluğun en önemli sorunlarında bir tanesi, müslüman öğrencilerin
eğitimlerini alabilecekleri eğitim kurumlarının inşa edilmesi konusudur.
Gana'daki 15. yüzyılda Portekizliler'in Gana'ya gelmesi ile Avrupa
ülkeleri bu ülkede sömürü ilişkilerini güçlendirmeye başladılar. 1874 yılında
Gana'ya gelen İngilizler, burada bir koloni kurarak bu ülkedeki sömürü
faaliyetlerini 1957 yılında Gana bağımsızlığını kazanana kadar sürdürdüler.
Ülkede İngiliz sömürü mirası hala canlı bir şekilde görülmektedir. Özellikle de
yüksek eğitim kurumlarında İngiliz eğitim sistemi model olarak kabul
edilmektedir. Ülkede ayrıca sık sık İngiliz mimarisi ile yapılmış mekanları da
görmek mümkündür. Ülkede üç tane önemli yerel dil vardır. Bunlar Kwa, Gur ve
Gbe dilleridir. Bununla birlikte ülkede İngilizce resmi dildir. Özellikle de
devlet kurumlarında, eğitim kurumlarında ve ticari hayatta İngilizce çok aktif
olarak konuşulan bir dildir.
Askeri darbeler Afrika ülkelerinin ekonomik, sosyal ve siyasi
gelişimlerini olumsuz etkileyen en önemli sorunlardan birisi olmuştur. 1960
yılından beri Afrika'da farklı ülkelerde 50'den fazla askeri darbe yapılarak
Afrika'nın ekonomik, sosyal ve siyasi istikrarı ciddi bir şekilde sekteye
uğramıştır. Gana Cumhuriyeti'nin kurucu lideri olan Dr. Kwame Nkrumah
(1909-1972), askeri bir darbe ile 1966 yılında görevinden uzaklaştırılmıştır.
Afrika ülkelerindeki darbelerin gerçekleşmesinde uluslararası güçlerin önemli
bir rolü bulunmaktadır. Örneğin, Dr. Nkrumah'in askeri darbe ile devrilmesinde
Amerika'nın çok büyük bir rolü olmuştur.
Aynı şekilde, Fransa 1960 yılından beri Afrika'da 30'dan fazla askeri
darbenin gerçekleşmesinde büyük bir rol oynamıştır. Dr. Nkrumah, Afrika
tarihinde en önemli siyasi liderlerden birisi olarak bilinmektedir. Dr.
Nkrumah, Afrika ülkelerinin ekonomik, sosyal ve siyasi olarak ilişkilerini
artırmasını savunan ve Afrikalı ülkelerin bir siyasi ve ekonomik çatı altında
birleşmelerini güçlü bir şekilde dile getiren ilk Afrika lideri olarak
bilinmektedir. Bu münasebetle, Dr. Nkrumah, 1963 yılında Afrika Birliği Örğütü
(ABÖ)'nün kurulmasında çok aktif bir rol almıştır ve Gana, bu örgütün kurucu
üyesi olmuştur. 1992 yılına kadar askeri darbelerle siyasi ve ekonomik gelişimi
olumsuz etkilenen Gana, 1992 yılından sonra istikrarlı bir demokrasi tarihi ile
Afrika'da demokratik olarak güçlenen en önemli Afrika ülkelerinden birisi
olarak kabul edilmektedir.
Gana-Türkiye ilişkilerinde de son 10 yılda gerek siyasi gerekse
ticari olarak büyük bir ilerleme görülmektedir. 2005 yılından beri Afrika
politikasında çok aktif bir rol oynayan Türkiye, Afrika Birliği'nde gözlemci
statü elde ederek Afrika ile stratejik işbirliğini geliştirme yolunda çok büyük
bir adım atmıştır. 2002 yılına kadar çok pasif bir Afrika politikası olan
Türkiye'nin 2002 yılında sadece 12 büyükelçilik kurumları bulunurken Türkiye'nin
şu an itibari ile Afrika'da büyükelçilik sayısı 40'a ulaşmıştır. Ticari ilşkilerinde de çok
büyük bir ilerleme kaydeden Türkiye, 2002 yılında Türkiye'nin Afrika ile ticari
ilişkileri toplam 2 milyar dolar iken bugün Türkiye'nin Afrika ülkeleri ile
ticari ilişkileri 30 milyar doları aşmıştır. Bu rakam 2015 yılı için 50 milyar dolar olarak hedeflenmiştir. Türkiye, Gana'da 2011 yılında büyükelçilik
binasını açmıştır. Özellikle de Türkiye'nin sivil toplum kuruluşları Gana'da
çok aktif bir rol oynamaktadırlar. Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB)'da Gana'da
dini faaliyetlerde çok önemli sorumluluklar üstlenmektedir. Gana'nın başkenti
Accra'da çok önemli ve merkezi bir yerde büyük bir alanda çok büyük bir cami ve
imam hatip okulu projesini gerçekleştirmektedir.
Özellikle de Türkiye'deki sivil toplum örgütlerinden İHH İnsani
Yardım Vakfı Gana'da çok önemli çalışmalar yapmaktadır. Yetimhane, eğitim,
Kur'anı Kerim dağıtımı, yerel sivil toplum örgütlerinin desteklenmesi, Ramazan
iftar programları, Katarakt ameliyatı, tarımın güçlendirilmesi ve Kurban kesimi
gibi projelerle Gana'da çok önemli bir hizmet gerçekleştirmektedir. Türkiye'nin
Gana ile siyasi ve ticari ilişkileri her geçen gün artmasına rağmen 54 Afrika
ülkesinin çoğu Türk vatandaşlarından Afrika ülkelerini ziyaretleri sırasında
vize talebinde bulunmaktadır. Afrika ülkelerinin çoğunun Türk vatandaşlarından
ülke girişlerinde hala vize talep etmeleri Türkiye'nin siyasi olarak Afrika ile
ilişkilerinde çok daha fazla aktif rol oynaması gerektiği anlamına gelmektedır.
Son olarak büyükelçilik kurumlarımızın Afrika'da çok aktif bir
şekilde çalışarak Türkiye'nin çıkarlarına hizmet etme sorumlulukları vardır.
Örneğin Çin bu alanlarda Afrika'da çok aktif bir rol oynamaktadır. 2007
yılından beri Çince Gana'daki tüm liselerde ve üniversitelerde seçmeli eğitim dili
olarak Gana eğitim müfredatında yer almaktadır. Afrika'daki Türk Büyükelçilik
kurumlarımız Türkiye'nin sadece Afrika ülkeleri ile siyasi ilişkilerinin
geliştirilmesinde rol almamaları, aynı zamanda da Türk insanının Afrika'yı
tanımaları için de farklı eğitim programları düzenlemelidirler. Özellikle de
Türk eğitim kurumlarından öğrencilerin ve de akademisyenlerin Afrika'daki
üniversitelerle ikili anlaşmalar yapılarak Afrika ülkelerini daha iyi tanımaları
sağlanmalıdır. Aynı zamanda Afrika'daki büyükelçiliklerimiz Afrika'da
çalışmalarda bulunan Türk sivil toplum örgütleri ile çok aktif bir şekilde
çalışarak Türkiye'nin uluslararası alanda imajının güçlenmesine katkıda
bulunmaları çok önemlidir.
Şunun da altı çizilerek ifade edilmelidir ki Türkiye, Afrika
kıtasındaki siyasi, ekonomik ve diplomatik ilişkilerini doğru ve sağlam bir
zeminde gerçekleştirebilmesi için Afrika'nın tarihini, sosyo-kültürel yapısını
ve siyasi ve ekonomik dinamiklerini iyi bir şekilde bilen insanlar
yetiştirmelidir. Afrika kıtasını tanımayan diplomatların Turkiye'nin uluslararası
ilişkilerde Türkiye’ye bir derinlik kazandırması beklenemez. Bu münasebetle
Türkiye, Afrikalı diplomatlarını yetiştirmek için özel bir çaba ve gayret
göstermelidir.
Abdurrahim Sıradağ
23 Temmuz 2013, Salı